SAĞLIKLI GÖZLER İÇİN 

  • UV ışınlarına karşı koruyucu güneş gözlüğü ve geniş kenarlı şapka ile gözlerinizi korumak.
  • Sigarayı bırakmak.
  • Akıllı besinler yemek.
  • Fiziksel aktif bir hayatı ve sağlıklı bir kiloyu korumak.
  • Kan basıncını hedef değerlerde tutmak.
  • Eğer varsa Diyabeti kontrol altında tutmak.
  • Bilgisayar önünde çok uzun zaman harcamak ya da bir şeye uzun süre odaklanmak göz kırpmayı unutmaya yol açabilir. Her 20 dakika gözün zorlanmasını önlemek için 6 m kadar uzağa bakmak.

SİGARA VE GÖZ SAĞLIĞI

Tütün tüketimi çocuk ve yetişkinlerde körlüğe kadar götüren gözün birçok arka segment hastalığının oluşumunda önemli rol oynamaktadır2.

BESLENME VE GÖZ SAĞLIĞI

Göz, yüksek metabolizma ve gün ışığına maruz kalması sebebiyle oksidatif hasara diğer organlara nazaran daha çok maruz kalmaktadır.

Güncel çalışmalar sağlıklı görmede beslenmenin önemine vurgu yapmaktalar. Özellikle antioksidan özelliği olan vitamin ve mineraller (C ve E vitaminleri, karotenoidler (lutein, zeaksantin, β-karoten, çinko) ve anti-inflamatuvar özellikteki bileşenler; Eikosa Pentaenoik Asit (EPA), Dokosa Heksaenoik Asit (DHA) yaşa bağlı göz hastalıklarının gelişme riskini azaltabilmekteler.

Oküler Nutrisyon Derneği tarafından 45-65 yaş arası yapılan bir anket çalışmasında bu popülasyonun p’inin görmenin 5 duyu içinde en önemli duyu olduğunu düşündüklerini ama ankete katılanların P’sinin göz sağlığında rol oynayan önemli besin öğelerini bilmediği gösterildi.

2001 yılında yayınlanan 55-80 yaşları arası 3640 hatanın değerlendirildiği The Age-Related Eye Disease Study (AREDS, Yaşa Bağlı Göz Hastalıkları Çalışması) vitamin C ve E, β-karoten, çinko ve bakır (Tablo 1) içeren takviyelerin günlük önerilen dozun çok üstü seviyelerde kullanılmasının yaşa bağlı ileri makula dejenerasyonu gelişme riskini % oranında önlediğini gösterdi. Yüksek çinko alımı ile ilintili bakır eksikliği anemisini önlemek amacıyla AREDS formülasyonuna sonradan bakır da eklendi.



Clinical Interventions in Aging 2013:8 741–748


AREDS formulasyonu; yaşa bağlı ileri makula dejenerasyonu için yüksek risk grubunda olanlar için standart olarak düşünülmektedir.

AREDS çalışması başlangıcında piyasada bulunmayan, sonrasında ise yapılan çalışmalarla göz sağlığına olumlu etkileri, ARMD (YBMD, Yaşa bağlı makula dejenerasyonu) gelişimini önlemedeki rolleri kanıtlanan karotenoidler (Lutein, Zeaksantin), Omega-3 yağ asitleri EPA/DHA’nın Yaşa bağlı makula dejenerasyonu gelişiminde protektif (koruyucu) olduğuna AREDS’in 2007 yılında yayınlanan raporunda işaret etmiştir.

AREDS2 2008’de başlayan ve 5 yıl süren çok merkezli faz III çalışması yapıldı. Lutein, zeaksantin ve Omega-3’ün AMD açısından yüksek riskli 4000 hasta üzerinde değerlendirildiği en geniş çalışma oldu. Çalışma Lutein (10 mg/day)in, Zeaksantin (2 mg/day) ve Omega-3 yağ asitleri (1 g/day)’nin Yaşa bağlı makula dejenerasyonuna karşı koruyucu etkisi yanı sıra beslenme ve makular pigment optik yoğunluğu, katarakt gelişimi ve vizual fonksiyon arasındaki ilişkiyi, Lutein+Zeaksantin, ve/veya EPA+DHA içeren takviye edici ürünlerin katarakt, yaşa bağlı makula dejenerasyonu ve orta derecede görüş kaybında tedavi edici etkisini değerlendirdi. Lutein ve Zeaksantinden fakir beslenen popülasyonda da AREDS üzerine Lutein ve Zeksantin eklenmesinin Yaşa bağlı makula dejenerasyonu gelişimini azalttığı gözlendi.

EGZERSİZ VE GÖZ SAĞLIĞI

Sarı nokta hastalığı olarak bilinen ve merkezi görmeden sorumlu bir retina hastalığı olan “makula dejenerasyonu”na yakalanma riski, yaşın ilerlemesiyle beraber artış gösteriyor. Araştırmalar, orta düzeyde fiziksel aktivitenin görme kaybının önüne geçmede etkili olduğunu söylüyor.

40.000'den fazla orta yaşlı mesafe koşucusu üzerinde yapılan yeni bir araştırma, uzun mesafe koşanlarda sarı nokta hastalığının ilerleme olasılığının daha düşük olduğunu ortaya koydu. The Journal of Neuroscience'da yayınlanan araştırmada, koşucular 7 yıl boyunca izlendi ve fiziksel aktivite seviyesinin görme kaybını azaltmada etkili olduğu kanıtlandı.

Egzersizin göz sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini gösteren bir diğer araştırma ise Atlanta'da bulunan Emory Üniversitesi'nden geldi. Araştırmacılar, bir grup farenin gün boyu hareketsiz kalmasını, diğer grubun ise günde 1 saat hafif tempoda koşmalarını sağladı. Her iki gruptaki fareler günde 4 saat parlak ışığa maruz bırakıldı. Araştırma sonucunda sedanter, yani hareketsiz davranış gösteren farelerin retina dejenerasyonunun, egzersiz yapanlara oranla daha fazla olduğu belirlendi.

Araştırmanın yürütücülerinden Dr. Jeffrey Boatright, kişilerin yaşa bağlı olarak görme kaybı yaşamaktan endişe duyduklarını belirterek özellikle ailesinde görme kaybı yaşayanların doktor eşliğinde bir egzersiz programı oluşturmalarını tavsiye etti.

Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Dilek Uzer, özellikle düzenli yapılan açık hava sporlarının vücuda olumlu çok fazla etkilerinin artık kanıtlanmış olduğunu belirterek bunlar arasında göz sağlığı ile de ilgili olumlu etkilerini şöyle anlatıyor;

“1993-1997 yılları arasında İngiltere'de yapılan geniş kapsamlı bir çalışmada düzenli egzersiz ya da düzenli koşu yüksek göz içi basıncını normal sınırlara çektiği izlenmiş ve hastalara egzersiz önerilmiştir. Bu çalışma, Ophthalmology &Visual Science dergisinde de yayınlanmıştır.

Özellikle kardio yapılan çalışmalar kan dolaşımını ve hızını arttıracağından oksijen taşınmasını da pozitif yönde etkileyeceğinden düzenli spor yapan kişilerde katarakt ve yaşa bağlı makula dejenerasyonunun da gelişme ihtimalini belirgin ölçüde azaltmaktadır.

Kişide, yüksek tansiyon, diyabet gibi sistemik hastalıklar var ise de bunlara bağlı gelişebilecek göz komplikasyonlarının da (göz içi kanamaları) oluşumuna engel olacaktır.”

AYDINLATMA - TEKNOLOJİ VE GÖZ SAĞLIĞI 

Günlük yaşam rutinlerimiz hızla dijitalleşiyor ve çevre koşulları değişiyor. Gerek sosyal yaşantımız gerekse çalışma hayatımızın dinamiklerindeki hızlı iletişim yönelimi nedeni ile artık en sık baktığımız yer telefonumuzun ve bilgisayarlarımızın ekranları. Sosyal yaşamda da sıklıkla teknolojinin sağladığı imkânları kullanıyoruz. Sosyal medya üzerinden iletişim kuruyor, telefonumuzun ekranlarında hızla maillerimize ulaşıyor, yanıtlıyor, online eğitim platformlarında eğitimlere katılıyor yine çevirim içi veya çevirim dışı platformlarda yayınlar izliyoruz.

Görsel konfor, göz sağlığının korunarak yapılan görsel iş performansın arttırılması ve bu koşullarda sürekliliğin sağlanması durumu olarak tanımlanabilir. Görsel konforu belirleyen çevre etkenleri ise; aydınlık düzeyi, parıltı ve renk olarak sıralanmaktadır

Özellikle son yıllarda milyonlarca çocuk gelişen teknolojinin sonucu olarak hergün yüksek oranda yaygın bilgisayar kullanımı ve bunun sonucu gözde rahatsızlık hissi, yorgunluk, bulanık görme ve baş ağrısı, kuru göz ve gözün zorlanması ile ilgili semptomlardan şikayet etmektedir.

Bu semptomlar zayıf ışık, uygunsuz şekilde bilgisayar kullanımı ya da daha önceden farkında olunmayan göz problemlerinin ortaya çıkışı ya da bu faktörlerden bir ya da birkaçının biraraya gelmesi ile ortaya çıkabilir.  (HIPPOKRATIA 2009, 13, 4: 230-231)

HAVA KİRLİLİĞİ

Çevresel faktörlerin oküler yüzey üzerine belirgin etkisi olduğu yapılan çalışmalarla gösterilmiştir. Hava kirliliği yüksek olan bölgelere seyahat edenlerde çok yüksek seviyede oküler yüzey değişiklikleri gözlenmiştir.

Hava kirliliğinin en önemli sebeplerinden biri ulaşımdır. Özellikle trafiğin yoğun olduğu saatlerde uzun mesafe seyahat edenler hava kirliliğine en yüksek düzeyde maruz kalırlar. Yapılan bir çalışmada direk olarak sorgulandığında vakaların çoğu göz problemi yaşadığını söylemekle beraber hiçbiri bir göz doktoruna başvurmamıştır. Oysa bu hasta grubunda yüksek oranda oküler yüzey hastalığı olduğu belirgin derecede yüksek seviyelerde bozukluk gösteren Schirmer’s testi ve BUT testi ile gösterilmiştir.

Büyük şehirlerde bu oranlar genel popülasyonun oküler durumunu yansıtması açısından ciddi endişe vermektedir.

Uzun dönem önlemler ile hava kirliliğini azaltma çabaları yanı sıra kısa dönemde koruyucu gözlükler özellikle kirliliğin yoğun olduğu yerlerden geçerken toksinler ile gözün temasını minimuma indirmek için kullanılabilir. (Acta Ophthalmol. Scand. 2003: 81: 491–494)